Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan Başkbankanı Miçotakis’in Ankara’ya yapacağı ziyaret öncesi Yunanistan’ın Kathimerini gazetesine değerlendirmelerde bulundu.
Hamas’ın ateşkes şartlarını kabul etmesine rağmen İsrail’in Refah kentine saldırılar düzenlemesine ilişkin konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler’i geride bıraktığını “Hamas ateşkese razı oldu ancak İsrail, Gazze’nin tamamını işgal hevesi nedeniyle bahaneler üretip ateşkes istemiyor. Netanyahu ortaya koyduğu soykırım yöntemleri ile Hitler’i de kıskandıracak seviyeye gelmiştir.” ifadesiyle belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kathimerini gazetesinde yer alan açıklaması şöyle:
“İsrail’in aylardır Gazze halkına yaşattıklarına bakınca , İsrail’in hastaneleri bombalamasını, çocukları öldürmesini, sivillere zulmetmesini, çeşitli bahanelerle masum insanları açlığa, susuzluğa, ilaçsızlığa mahkûm etmesini meşru görmek mümkün; Hitler geçmişte ne yaptı? Toplama kamplarında insanlara baskı yaptı ve onları öldürdü. Gazze sadece 7 Ekim’den sonra değil, yıllar önce de açık hava hapishanesine dönüşmemiş miydi? Oradaki insanlar, adeta bir toplama kampı gibi, yıllarca sınırlı kaynaklara mahkûm değil miydi? Gazze’de 7 Ekim’den bu yana yaşanan en vahşi ve sistematik toplu katliamların sorumlusu kim? İnsanlara “o bölgeye gidin” diyen ve oraya bomba atan İsrail hakkında ne söylenebilir? Netanyahu soykırımcı yöntemleriyle Hitler’i kıskandıracak düzeye ulaştı . Ambulansları hedef alan, gıda dağıtım noktalarını vuran, yardım konvoylarına ateş açan İsrail’den bahsediyoruz. Gazze’de yaşam hakkı başta olmak üzere onlarca insanın hak ve özgürlüğü ihlal ediliyor. Onların haklarını savunuyoruz. Barışı savunuyoruz. İsrail ise Birleşmiş Milletler kararlarını, uluslararası hukuku ve insan haklarını pervasızca ihlal etmeye devam ediyor . Bir düşünün, biri evinize gelip “burası artık benim, gidin” dese tavrınız ne olurdu? “Gel benim evimde yaşa ve onu benden al” mı dersin, yoksa evini mi savunursun? Doğal olarak sizden evinizi savunmanız ve haksızlığa karşı direnmeniz bekleniyor. İsrail bunu sadece Gazze’de değil, tüm Filistin topraklarında yaptı . Yerleşimci dedikleri teröristlerin eline Filistinlilerin evlerini, topraklarını aldı. Onları Filistinlilerin evlerine yerleştirdi. Tabii uzun yıllara yayılan bu sistematik zulme karşı Filistinliler de bir noktada örgütlenip direnmeye başladılar. HamasBatı’nın terörist olarak damgalamaya çalıştığı Filistin’deki diğer direniş grupları da aslında bu baskıya tepki olarak ortaya çıktı. Hamas, Filistin’de İsrail’in elinde bulunan evlerini, işyerlerini ve topraklarını koruyan insanlardan başka bir şey değildir. Hamas ne istiyor? İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarını geri almak ve devletlerini yeniden kurmak. 1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan egemen, bağımsız, coğrafi olarak birlik içinde olan Filistin devleti direnişe ihtiyaç duyar mıydı? Ayrıca Hamas, bunun gerçekleşmesi halinde silahlı kanadını dağıtacağını ve siyasi parti olarak yoluna devam edeceğini de belirtti. İki devletli çözüm, kalıcı ve sürdürülebilir barışı sağlamanın etkili bir yoludur. Görüyorsunuz son açıklamalarıyla Hamas ateşkesi kabul etti ama İsrail Gazze’nin tamamını işgal etme arzusunu gerekçe göstererek ateşkes istemiyor. Zulüm ve katliam devam ediyor. Çözüm için çabalarımızı sürdürüyoruz. İsrail’e destek verenlerin tüm bu olayları yeniden düşünmesi, tarihi sorumluluk bilinciyle barış ve huzuru savunan tarafta yer alması gerekiyor.”
Türk-Yunan ilişkileri
Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkileri değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ege Denizi’nin iki yakasında barışın ve huzurun ebediyen hakim olması için elimizden geleni yaparız.” dedi.
“İki ülkenin iki duvar arasına sıkıştırılmaya çalışılan ilişkilerini rahatlatmak ve o önyargılarla bezeli duvarları yıkmak elimizde” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karşılık geldiği sürece dostluk elini uzatmaktan çekinmeyiz. Dostluğa ve iyi komşuluk ilişkilerine değer veriyoruz. Bize zarar verecek adımlar atılmadığı sürece bu tutum devam edecektir.” ifadesinde bulundu.
“Kapıda vize” uygulamasına ilişkin konuşan Erdoğan, “Yunanistan ile kapıda vize gibi karşılıklı fayda sağlayabileceğimiz alanların olduğuna inanıyoruz. Olumlu bir gündemle yaklaştığımızda ticari ilişkilerimiz başta olmak üzere pek çok alanda ilerleme kaydedebilir ve bunları ülkelerimizin yararına hale getirebiliriz. Örneğin karayolu taşıma araçlarına uygulanan kotaların kaldırılması ve transit rejiminin serbestleştirilmesi, ticaret hacmimizi çok hızlı bir şekilde artırarak hedeflerimize daha kolay ulaşmamızı sağlayabilir.” değerlendirmesinde bulundu ve “Aslında tüm bunlara lüzum kalmaması ve AB’nin Türkiye’ye vize serbestisini tanıması gerekir.” dedi.
“Hayal kırıklığı oldu”
Türk-Yunan ilişkilerin en iyi seviyesinin Atina Deklarasyon’u olabileceği yönünde görüş bildiren Erdoğan, deklarasyonun ikili ilişkilerde yeni bir aşamanın başlangıcı olduğunu vurguladı.
İki ülke arasındaki en kötü anı açıklayan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Burada olumlu konulara değinmek ve bunları dile getirmek isterim… Ama sorunuza cevap vermek gerekirse, FETÖ’nün hain isyanı ve 15 Temmuz’da ülkemizde yaşanan darbe girişimi sonrasında. 2016 yılında teröristler komşumuz Yunanistan’a sığındı ve Yunanistan aramızdaki hem komşuluk bağına hem de ittifak bağına rağmen sözde askeri darbecileri korudu ve kolladı. Bu ilişkimizin en düşük noktalarından biri olarak kabul edilebilir. Bu sadece beni üzmedi, kendi elleriyle direnen, demokrasi destanı yazarak darbecileri geri püskürten halkımızı da yaraladı. Darbelerin ne anlama geldiğini tarihi süreçte edindiği tecrübelerle bilen Yunanistan’ın böyle bir tavır sergilemesi derin bir hayal kırıklığı oldu.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, “Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerde, ABD’nin denge politikasını muhafaza etmesinden yanayız.” yorumunda bulunurken “Doğu Akdeniz başta olmak üzere bölgede Türkiye’nin içinde bulunmadığı enerji platformunun başarılı olması güçtür” dedi.